1

Sinirlenmemek İçin…

O gün okumuş olduğum bir yazıda yazar, okuyuculara şu tavsiyelerde bulunuyordu. “ Bir şeye sinirlendiğinizde kendinizi yatıştırın ve sakinleştirin, dürtülerinizi kontrol edin, duygularınızı uygun olmayan yerlerde dışa vurmayın,engellenmelere dayanabilin, kendinize değer verin vb…” şeklinde uzuyordu. Yani gerçekten yazar şimdi yanımda olsa ve ona, acaba bunu her an yapabilen kaç insan vardır diye sormak isterdim. İnsanoğlu bunları okuduğunda kendisini daha da yetersiz hissediyor. Çoğu insan zaten bunları biliyor ama yapamıyor. Sorun zaten burada. Yani bunu nasıl yapacağını bilmiyor. Bunları kazanmak küçüklük yıllarından başlıyor. Bu yukarda sayılan özellikler sağlıklı bir ego oryantasyonudur. Yani hepsi sizler gibi sağlıklı ebeveynler sayesinde çocuklara kazandırılmaktadır. Ufak tefek bazı genetik faktörleri dışlarsak bu yetenek ebeveynler tarafından çocuklara kazandırılmaktadır.

Ogün katılmış olduğum bir toplantıda dinleyicilerden birisi bana çocuğunun oyuncaklarını kırdığını tepki olarak kendisinin de bunu yaptığını söyledi. Şimdi nerede kaldı öfke kontrolü. Şimdi bu yazarımızın yazısı yarın bu çocuk okursa kendisini yetersiz hissetmez mi? Annesi ona öfkeli olursan bunu kontrol edebilmenin yolunun oyuncaklarını kırmak dışında başka yollarının da olabileceğini göstermemişki. Hatta bırakın göstermeyi, birde kötü bir model olarak onaylamış. Aynı şekilde bir başka anne de şu soruyu sordu. “Çocuk çok küsüyor ne yapabilirim?” Bende şu soruyu sordum. “Acaba çocuğunuz bu davranışı nereden öğrenmiş olabilir? Çevresinde ona küsme davranışını modelleyen bir kişi var mı acaba? diye sordum. Anne hafifçe yere baktığında esasında ben çoktan cevabı almıştım. Gerçekten çocuklarımıza çok öğüt vermektense iyi birer örnek olalım ve onları bilinçli yetiştirelim. Sağlıklı bir ego yani dürtü kontrolü, öfke kontrolü, kurallara uyma gibi çeşitli toplumsal kurallar bizlerin çocuklarımıza sunduğu iyi modeller ve çocuklarımıza dengeli bir ödül ceza sistemini öğretmekten geçiyor.Maalesef bunu gerçekleştirmek için çokta uzun bir zamanımız yok. Çünkü karakterin %80’i ilk altı yılda oluşuyor. İyi bir anne babalık, çocuğun her dediğine engel olmak olmadığı gibi, her dediğini yapmakta asla olmamalıdır. Verilen bilinçli ceza ve ödüller, çocuğun öfkesini kontrol etmesini, düşünmesini ve iyi davranışların egosuna yerleşmesini sağlar. Bunları öğrenmemiş olan bir çocuğa yarın bir gün büyüdüğünde sinirlenmemelisin, öfkeni kontrol etmelisin diyemeyiz. Gerçekten bence komik duruma düşeriz. Peki bu insanlara neler mi yapmalıyız? “Adam 25 yaşına gelmişse ve ailesi bu kişiyi yetiştirirken ilk altı yılı da kötü bir şekilde değerlendirdiyse hiç mi şansı yok?” diye bir soru aklınıza gelebilir. Elbette vardır işimiz daha zordur. Yani bir ağacın yerini değiştireceksiniz. Bir yerden bir yere transfer edeceksiniz.Sizce küçük bir fidanı mı daha kolay ve hasarsız bir şekilde nakil edersiniz yoksa koca bir ağacı mı?.
Fidanlarınız ile birlikte mutlu, sağlıklı ve huzur dolu nice yıllar geçirmeniz dileğiyle.

Dr. İbrahim Bilgen
Psikiyatrist-Psikoterapist

İlgili Başlıklar