Bireysel Terapi

Bilgen Terapi Enstitüsü

Bireysel psikoterapi bireyin kişisel ya da sosyal kaynaklarıyla üstesinden gelemediği, ruhsal anlamda rahatsızlık veren, yaşamındaki her tür olumsuzlukla ilgili, eğitimli bir uzmanla birebir çalışmaya dayalı bir psikolojik yardım ilişkisidir.

Psikoterapi süreci içinde, bireyin gereksinimlerine göre, psikolojik problemlerin giderilmesi, daha uyumlu ve tatminkar bir yaşam, istenmeyen davranışların değiştirilmesi, kendini tanıma ve geliştirme gibi hedefler gözetilir. Bilgen Terapi Enstitüsünde, bu hizmet alanında uzman terapistlerce sunulmaktadır.

İnsanlar yüzlerce farklı nedenle psikoterapiye başvurabilir, ama bütün nedenlerin ötesinde ortak bir motivasyon varsa, o da kendini değiştirmektir. Minimal düzeyde bile olsa değişmek zordur. O yüzden değil midir, zorlukla karşılaştığımızda genellikle başkalarının değişmesini isteriz. Ne var ki, başkalarını değiştirmek imkansızdır, bazen de dış dünyadaki zorlukları aşmaya gücümüz yetmez. Ya zorlukla ve acı veren durumlar içinde yaşamaya devam etmek, ya da kendini değiştirmek seçenekleri kalır geriye. Psikoterapiye karar vermek, insanın kendiyle -hem de en acı veren, en kırılgan, en zayıf taraflarıyla- karşılaşmaya cesaret ettiği önemli bir adımdır.

Psikoterapide değişim nasıl olmaktadır? Sadece konuşarak değişim mümkün müdür? Baştan şunu belirtmeliyim ki, kimse sadece konuşarak iyileşmez ama psikoterapi asla sadece konuşmadan ibaret değildir. O özel bir ilişki biçimidir. Ve insan en iyi ilişki içinde değişir, dönüşür. Kimse bir yolculuğa güvenmediği biriyle çıkmak istemez, hele de bu yolculuk kendi hayatına doğru olduğunda. Demek ki güven bu ilişkinin olmazsa olmazıdır. Sizi kabul edeceğine, yargılamayacağına, iyiliğinize çabalayacağına aynı zamanda ehliyetine güvendiğiniz biriyle, değişim için ele ele verme sürecidir psikoterapi. Değişim her ne kadar sözle olsa da sözde kalmamalıdır, değişim kendini eylemde göstermek zorundadır. O yüzden hedef daima kişinin gerçek hayatında davranma yollarını değiştirmektir ve terapi başarısının turnusolüdür.

İnsan kendine acı verse bile tutarlı bir yolla yaşamını sürdürür. İşte, teorisi ve tekniği ne olursa olsun her terapistin görevi bu yolu anlamak ve danışanın anlamasını sağlamaktır. Yani danışanın öyküsünü belli bir bağlama yerleştirmek, danışanın zorluklarını değişimin yolunu da tarifleyecek bir biçimde formüle etmektir. Formülasyon kişiyi bir hastalığa indirgemek değildir. Kişinin yaşadığı durum bir hastalıkla tanımlanabilse bile, o kişide o hastalığın tezahür etme biçimleri, yolları, nedenleri ve nasılları anlamlandırılmalı ve tedavi yolu bireye uygun biçimde tasarlanmalıdır.
Değişmek ve değiştirmek, yaşamın çok doğal bir parçası. Ancak ne yazık ki bilinç ve emekle yön verilmediğinde kendimizi ve çevremizi hiç de istemediğimiz değişimler içinde bulabiliriz. Hayatımızı bir nebze dahi olsa kendi ellerimize almak için psikoterapi, İnsanın kendisine ve çevresine yaptığı ne büyük bir yatırım.