1

Depresyon ve Tedavisi

Depresyon dünyanın en önemli sağlık problemlerinden biridir. O kadar yaygındır ki psikiyatrik hastalıkların “nezle”si olarak bilinir.
Ancak depresyonun nezleden önemli bir farkı vardır ki depresyon ölümle sonuçlanabilir!

Depresyonda olan kişiler:

  • Yoğun üzüntü, endişe, suçluluk ve değersizlik duyguları ile boğuşurlar.
  • Kendilerine karşı acımasız ve suçlayıcıdırlar!
  • Günün büyük kısmında ve neredeyse hergün üzgün ve çökkün hissederler.
  • Dikkatlerini toplamada ve sürdürmede, en basit konularda bile karar vermede zorluk ç
  • Bir sorunla karşılaştıklarında çözüm üretmek onlar içinçok zordur.
  • Hergün yaptıkları ve önceden keyif aldıkları faaliyetlere karşı ilgi ve isteklerini kaybetmişlerdir.
  • Kişisel hijyenlerini ve görünüşlerini ihmal ederler.
  • Sonuç olarak, sosyal çevreleri gitgide daralır. Enerjileri azalmıştır ve kendilerini aşırı derecede yorgun hissederler.
  • Uykuya dalmada ve sürdürmede zorluk çekerler ya da zamanlarının çoğunu uykuda geç
  • Benzer şekilde ya iştahları azalmıştır ve kilo verirler ya da tam tersine iştahları artmıştır ve kilo alırlar.
  • Hareketleri ya iyice yavaşlamıştır ya da aşırı tetikte, huzursuz ve telaşlıdırlar.
  • Bazıları fiziksel bir temeli olmayan çeşitli ağrı ve sızılardan yakınır.
  • Ölüm ve intiharla ilgili tekrarlayan düşünceleri olabilir.

Bu noktada depresyonun sağlıklı hayatın bir parçası değil, bir rahatsızlık olduğu unutulmamalıdır. Etkinliği kanıtlanmış bilişsel davranışçı tekniklerle bu rahatsızlığın üstesinden gelmek mümkündür. Depresyonun ortaya çıkmasında biyolojik, psikolojik ve sosyal etkenler rol oynar.Örneğin,

  • Ailedeki depresyon geçmişi, sağlık problemleri, kronik rahatsızlıklar;
  • Çocukluk döneminde travma ya da istismar öyküsü;
  • Yalnızlık, sosyal destek eksikliği;
  • Kısa süre önce yaşanmış stresli yaşam tecrübeleri;
  • Evlilik ya da ilişki problemleri;
  • İşsizlik; maddi zorluklar;
  • Mevsim değişiklikleri, gebelik, alkol ya da uyuşturu kullanımı depresyon için risk oluşturan durumlardır.

Depresyon kişinin davranışlarında önemli değişiklikler oluşturur. Bu değişiklikler de kişinin depresyonunu daha da tetikleyerek bir kısır döngü yaratır.
Örneğin, enerjisi azalan kişi günlük görev ve sorumluluklarını ihmal eder. Keyif aldığı aktivitelerden uzaklaştıkça kişi kendisini ümitsiz hisseder. Enerjisi ve motivasyonu daha da azalır.
Sonuç olarak hiçbir aktivitede bulunmaması olumlu şeyler yaşamasına ve hissetmesine engel olur.
Benzer şekilde kişi ev ve iş yerinde sorumluluklarını ihmale başladığında, yapacağı işler yığılır. Bu yüzden kendisini çaresiz, suçlu ve başarısız hisseder ve depresyonu daha da kötüleşir.
Bilişsel davranışçı yaklaşıma göre; bu kısır döngünün devam etmesinde düşüncelerimizin payı çok önemlidir.

Depresyonda olan bir kişi ya hep ya hiç, aşırı genelleme, sonuçlara atlama, falcılık gibi pek çok düşünce hatasını gerçekmiş gibi deneyimler.
Örneğin «Dışarı çıksam da birşey değişmeyecek» otomatik düşüncesi, kişinin umutsuz hissetmesine ve sonuç olarak evde kalıp uyumayı seçmesine neden olur.
Oysa kişi «geçen gün dışarı çıktığımda kendimi daha iyi hissetmiştim» diye düşündüğünde, daha umutlu hissedecek ve yataktan kalkma gücünü bulacaktır.
Bilişsel davranışçı yaklaşımda işte bu düşünce ve davranışların değiştirilmesi, sonuçta da depresyon kısır döngüsünün kırılması hedeflenir.

Kendinizi çökmüş, umutsuz, depresif hissediyorsanız uzman desteğine ihtiyaç duyabilirsiniz.
Lütfen yardım almaktan çekinmeyin.

Ece Göç
Uzman Klinik Psikolog

İlgili Başlıklar