1

Çocuğunuzu Ne Kadar Anlayabiliyorsunuz?

Çocuğun dünyasını tanımak, algılamalarını önemsemek ve çocuğu “küçük” görmek konusunda anne ve babalar deneyimsiz olduklarını hissedebilir. Şu anda bile eminim bazılarınız içinizden “Ben çocuğumun duygularını anlayabiliyorum” diye içinizden geçirmişsinizdir. “Çocuğunun neler hissettiğini anlamayan anne baba mı olur diye” söylenenleriniz bile olabilir.

Dünyada dört türde anne ve baba şekli vardır. Birincisi, gerçekten çocuğunun neler hissettiğinden haberi olmayan anne ve babalardır. Hatta anlamaya çaba bile göstermeyen… Ki, bu anne ve babaların çocukları çok çaresizlik yaşarlar.Mutluluğu dışarıda, yanlış ilişkilerde aramaya çalışırlar.Yarın bir gün çocuklarının başlarına bir şey geldiğinde de “ yemedim yedirdim, içmedim içirdim bize bu mu yapılırdı şimdi” diye söylenen anne ve babalar yine bu sınıftaki anne ve babalardır. İkinci grupta yer alanlar ise, çocuğunun duygularını anlamaya çalışan ama bir türlü iletişim ve empati kuramayan anne-babalardır. Ki bunlarda kuşak çatışmasını çok sık olarak yaşarlar.Üçüncüsü ise, çocuğunun duygularını anladığını sanan ama yanılan anne-babalardır. Dördüncüsü ise, çocuğunun duygularını anlayan ama ne yapacağını bilemeyen anne babalardır.

Benim bugün burada, üzerinde durmak istediğim birinci kategorideki anne ve balar. Yani çocuklarını anlamaya çaba göstermeyen anne ve babalar. Çocuklarını kendi uzuvları gibi görmeye çalışan ,çocuklarının da bir kimliği ve kişiliği olabileceğini kabul etmeyen anne ve babalar. Anne ve babalar çocuklarla en fazla hangi yaşlarda sorun yaşarlar sizce? Muhakkak tahmin edenleriniz vardır.Evet, ergenlikte…Peki,Neden? Çünkü o yaşa kadar sorun yoktur.Çocuk ne derse desin, zorla da olsa, dayatmayla da olsa, dayakla da olsa bir türlü anne ve baba dediğini çocuğa yaptırır. Ama ergenlikte çocuk dillenir,direnir. Neden anne ve babalar bu döneme çok alakalıdırlar. Çünkü kontrolün ve belirsizliğin,çaresizliğin yaşandığı dönemdir bu ergenlik dönemi. Bu nedenle en fazla bizlerden yardım istenen dönemde bu dönemdir. Ama bu seferde başka bir sorun çıkar karşımıza. Çocuk bize gelmek istemez.Anne ve baba yıllardır yaptığı gibi yine işin kolayına gitmeye çalışmaktadır. Ergen böyle düşünür. “Ortada bir hastalık var, hasta olan benim ve bunuda ancak psikiyatrist geçirir. İşte… olay o kadar basit değildir. Yıllardır kendisini değiştirmeye çalışan, onu bir varlık olarak kabul etmeyen anne ve babasına ilk kez yıllardır birkaç kelime etmeye kalkmıştır.Onun faturası da “Sen bir psikiyatrist’e gitmelisin” olmuştur. Nerede kaldı sizin bana olan duyarlılığınız, beni tanıma ve anlama çabanız. Psikiyatrist denen adam mı bulacak bizim nasıl bir aile olmamız gerektiğini.” . Bu dönemin isyanları ve gencin hissettiği duygular, toplumda daima konuşulduğu için olsa gerek, anne-baba, çocuğu ergenlik dönemine gelmeden önce, onun duygularını anlama çabasına girmez. Bu çabayı gösteren anne ve babalar mutlaka vardır ama ne yazık ki parmakla gösterilecek kadar azdır. Eğer haksızlık ediyorsam şimdiden özür dilerim.Benim görevim fark ettiklerinizi değil fark etmediklerinizi gösterebilmek. Perşembe günü kaldığım yerden devam edeceğim. Sağlıcakla Kalın.

Sevgi ve Saygılarımla,

Dr. İbrahim Bilgen
Psikiyatrist-Psikoterapist
Sabah Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

İlgili Başlıklar