1

Küçükken Nasıl Davrandığınızı Hiç Annelerinize Sordunuz Mu?

Sorma imkânınız var ise çocuklarınızdan şikâyetçi olduğunuz hareketleri, küçükken sizlerinde yapıp yapmadığınızı aile büyüklerinize sorabilir misiniz? Eğer benim annem bu yazımı okuyorsa herhalde hiçte iyi şeyler söylemeyecektir. Şimdi belki de bunu sorma imkânı olamayanlarda aramızda olabilir. Eğer ki sorma imkânınız varda sormuyorsanız bununda sebebi muhakkak bunları hiç küçükken yapmadığınıza inandığınız içindir. Anne ve babalar, çocukluk anılarını anlatırken yüzlerinde bir gülümseme edası ile anlatırlar. “Ne yapayım çocuktum, çocuk aklı işte” diye düşünülür ve herkeste onları ayıplamadan dinler. Ama iş kendi çocuğumuzun yaptıklarına geldiğinde acaba bu kadar anlayışlı mıyız? Her anne baba çocukluk anılarını böyle gülümseyerek anlatır. Ama ben, ergenlik anılarını anlatan bir baba ya da anneye pek rastlamadım. Buradaki yazılarımda, çocukluktan başlayarak ileri yaşlarda sıkça gözlenen sorunlara doğru gitmeyi planlıyorum. Ama her zaman sadece sorunları ve bunlarla baş edebilmeyi değil, bir taraftan da neden bunları yaptığınız konusunda eğer müsaade ederseniz sizleri biraz düşündürmeye çalışmak istiyorum.

Eğer 5-6 yaşında bir erkek çocuğunuz varsa aynı yaştaki bir kız çocuğundan daha aktif göründüğünü fark edersiniz. Erkek çocuklar, açık havada oynanan oyunları hareketsiz oyunlara ya da el işi çalışmalarına tercih edeceklerdir. Cinsiyetler arasında görülen bu gibi farkılıklar özellikle her iki cinsten çocuğu olan ve çocuklarından ikincisi erkek olan anne ve babaları endişelendirebilir. Bu gibi çocuklar ablaları ile kıyaslanırlar ise genelde yanlışlıkla hiperaktif olarak değerlendirilebilirler. Ama bu çocukların kendi yaşıtları ile kıyaslanmasının bu ayrımı yapabilmeleri açısından, anne ve babalar için daha yardımcı olacağı kanısındayım. Bütün çocuklar zaman zaman sıkılırlar ve sıkıldıklarında da yapacak ilginç bir şeyler ararlar. Koşmak, sıçramak, ortalığı karıştırmak, kardeşi ile boğuşmak gibi. Eğer can sıkıntısı artan aksilik düzeyinin bir nedeni ise, o zaman çocuk sadece yeterince rahat edemediği ortamlarda hareketli olur.

Televizyonda sıkıcı bir program izlediğinde, sevmediği bir yere gittiğinde olduğu gibi. Bazen biz istiyoruz diye onların bu özgürlüklerini öyle fazla kısıtlıyoruz ki..Özellikle apartmanda yetişen ve okula gitmeyen çocuklar bu enerjilerini boşaltacak bir yer bulamıyorlar. Evin dışına çıktığında da evde kaldığı sürelerin acısını çıkarırcasına hareketli olabiliyorlar. Çok sayıda tipi olan Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nun Dikkat eksikliği olan tipinde hareketlilik olmaz. Bu çocuklar çekingen, dalgın, sessiz hatta az hareketli çocuklardır. Aileler en fazla bu noktada yanılırlar. Sanki her dikkat eksikliği olanda hiperaktivitede olacakmış gibi.. Bu doğru değildir. Çocuğunuz doyasıya eğlendikten sonra, eve geldiğinizde uzun süre oyuncağı ile sessiz sedasız oynuyor ise pek endişelenmeyin. Çünkü “dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu” olan çocuk, yapmakta olduğu etkinlik ilk başta ilgisini çok çekmiş olsa bile yerinde birkaç dakikadan daha fazla oturmayacaktır. Bu kuralın tek istisnası “Playstation” ya da bilgisayar oyunlarıdır. Bilgisayar oyunları yoğun görsel, işitsel ve fiziksel uyarı sağlar ve bütün çocukların, hatta “ Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu” olan çocukların bile dikkatini saatlerce üzerinde tutabilir. Bu yüzden çocuğunuzun uzun süre bilgisayar başından kalkamayarak oyun oynaması bu hastalığı dışlamamız açıcısından bir kriter değildir. Eğer böyle bir çocuğunuz varsa onu dersin başına oturduğu zamanlarda izleyin. Aradaki farkı rahatlıkla görebileceksinizdir.

Şimdilik hoşça kalın.. Saygılarımla..

Dr. İbrahim Bilgen
Psikiyatrist – Psikoterapist

İlgili Başlıklar