1

Gerçek Aşk Nedir? Peki!!! Ya Bu Aşk, Bir Türlü Bir Gün Biterse Neler Yaplamalıyız?

Aşk, insanlara mutluluğu tattıran en önemli duyguların başında geliyor. Ancak aşkı yaşamak ne kadar güzel olursa olsun, onu kaybetmek de mümkündür, terk edilmek de. Zaten etrafımıza şöyle bir baktığımızda gözü yaşlı bir çok kadın ya da erkeğe rastlamamızın en büyük nedeni de budur. Zamanında hepsi, gerçek aşkı bulduğunu zannederek ona tutunduğu ve bu insanların gün gelip de ellerindeki aşkı kaybettiklerini gördüklerinde ‘elde var sıfır’ ile yüzleşmişler ve üzülmüşlerdir. Uzun süreli ilişkilerde günlük hayatın tüm alışkanlıkları paylaşılır. İki aşık olmanın yanı sıra aynı zamanda iyi bir iki dost ve hayat arkadaşı haline gelinir. Kişinin yaşamının büyük bir bölümü haline gelmeye başlayan böylesi bir ilişkinin kaybı ise sadece bir aşk ilişkisinin değil, hem sevgilinin hem de yegane yol arkadaşının kaybıdır ve kişide onarılması zor yaralar açabilir. Özellikle böylesi ilişkilerin sonlanmasından sonra kişi, ‘kayıp duygusu’nu çok daha derin yaşar. Üstelik çoğu ilişki ise sevgi tükendiği için bitmez. Sevgi devam ettiği halde terk edilmek ise ayrılık acısını arttırır. Çünkü burada ayrılan kişi ayrıca istenilmemek gibi en önemli değersizlik duygusuna neden olan ayrı bir kavramada katlanmak zorundadır. Beraber olunan kişi ile olan beraberlik ne kadar güzel, ne kadar özel ise kaybetmek ve buna katlanmakta o kadar güç olmaktadır. Esasında bunun bir  bağımlılık ve alışkanlık olduğunu kişi ancak kaybettikten sonra anlar. Ayrılığın ardındaki ilk günleri daha zor geçmektedir. Ama zamanla onsuzda olunabileceğini görmek kişide ayrı bir güven duygusunun doğmasına neden olur. Sonuçta aşk, kişinin kendi canını düşünmeden vereceği, yani dünyada en önemli duygu olan ben duygusunun ötesine geçen bir duygudur. Peki bunu çevrenizde kimin için yapardınız??? Sanki cevaplarınızı duyar gibiyim… Evet bende hayatta bunu tek bir varlık için yapardım. İşte gerçek aşk bu… Hayatta Allah kimseye evlat acısı vermesin ama bana başvuran danışanlarımdan gördüğüm ve öğrendiğim ona bile zamanla alışıldığı.  Koşulsuz sevgiyi, beklentiyi, emeği, duygusal paylaşımı, gözlerindeki parıltıyı, saf sevgiyi kimden görüyor yada hissediyorsak ondan ayrılmak o kadar güç olmaktadır. Belki de bu yüzden bu ufak varlıklara aşığız.

Peki ikili ilişkilerdeki aşk kavramı bitince ne olmakta??? Hep ayrılıkta neler yapılması gerektiği konuşulur. En büyük aşklarda bir gün bitebilir. Birisi bir gün gelir ve “artık sana karşı benim aşkım bitti” diyebilir. Yani her duygu yaşanarak biter. Ayrılıkta ortaya çıkan üzüntülerde yaşanarak biter.Yani bir kişi bir ilişkinin bittiğini idrak edene kadar hep bir umutla bir gün onun döneceğini düşünür. Ne zaman ki hiç umudu kalmaz, işte o gün ayrılığa alışmaya başlar. Bu bir süreçtir ve bu süreç o kişi ile olan  yaşadığı ilişkinin kalitesi ve kendi kişilik yapısı ile çok alakalıdır.  Yine; ayrılık sonrası dönemde dikkat edilmesi gereken noktaların başında alkol ve uyarıcı gibi maddelerden olabildiğince uzak durulması ve uzman bir hekime danışılmadan herhangi bir ilaç kullanmaması gerekir. Bunun yanında yakın dostlarla dertleşmek, iş veya hobilere daha fazla vakit ayırmak ve günlük hayata geri dönmeye çalışmak gerekir. O kişi ile paylaştıklarınızı zamanla tek başına yada başka bir kişi ile de yaşadığınızı gördüğünüzde artık, onunla gidilen yerler, sinemalar, içilen kahveler sadece ayrıldığımız kişiyle olan anılarımızı süslemeyecektir. Sevginin insana yakışır taraflarından birisi de; o kişiyi yitirdikten sonra bunun yasını tutabilmek, hatta doya doya ağlayabilmektir. Ama maalesef ayrılık yaşandıktan sonra insanların içine düştüğü en büyük yanılgılardan bir tanesi de ‘çivi çiviyi söker’ mantığıdır. Genellikle yalnız kalmaktan korkan kişilerin başka biriyle avunma isteğiyle veya çevreye karşı terk edilmişliğin ezikliğinden kurtulmak için yapılan bu eylem, aslında aşkın doğasına aykırıdır. Kaybedilen bir sevginin yasını tutmadan başka bir ilişkiye girmek, aslında bir sonraki ilişkide yaşanabilecek problemlere davetiye çıkartmaktan başka bir işe yaramaz.  Çünkü ayrılığın hakkıyla yaşanması, kişinin daha sonra yaşayacağı ilişkilerin de daha sağlıklı olmasına neden olmaktadır. Çünkü ayrılıktan gerekli ders ve olgunluğu çıkartamayan kişi, geride kalan ilişkisinin tüm zaaflarını da üzerinde, dolayısıyla da yeni ilişkisinde de taşımaya devam etmektedir.

Sevdiklerinizle mutlu bir hayat geçirmeniz dileğiyle. Eğer hala, nerdeeee! diyorsanız.Muhakkak sizi seven birisi vardır. Kimse yoksa sadece aynaya bakın ama lütfen sevgi dolu gözlerle bakın, işte o zaman sizi seven kişiyi göreceksinizdir. Sağlıcakla Kalın….

Dr. İbrahim Bilgen
Psikiyatrist-Psikoterapist

İlgili Başlıklar