1

“Cimrilik” mi Yoksa “Tutumluluk” mu?

Tutumlu olmak ile cimri olmayı birbirinden ayırt etmek gerekir. Tutumlu olmak; insanın harcamalarını giderlerine göre ayarlamasıdır. Cimri olmak ise, insanın ihtiyacı olandan çok daha az harcama yapma davranışıdır. Cimri insanların iç dünyalarına baktığımızda “para” yı sıkı sıkı tutma isteğini görüyoruz. Çünkü onlar bu şekilde kendilerini güvende hissediyorlar. Cimri insanlar, eşlerinin ve çocuklarının maddi gereksinimlerini karşılamazlar ve bunların ihtiyaç olduğu düşüncesini paylaşmazlar. Bu kişiler, maddi güçleri olduğu halde, içlerinde yaşama karşı büyük bir güvensizlik hissederler. Bu şekilde kendilerini güvende hissederler. Kontrol kaybolduğunda, harcamalar gelirin üstünde kaldığında rahat olmak ise, cimrilik kadar hatta daha da tehlikeli bir davranıştır. Hesabını bilmek, tutumlu olmak ile cimrilik asla karıştırılmamalıdır. Hoş.. Ben daha cimriyim diyeni görmedim. Yalnız bunu, tutumluluk olarak değerlendiren çok sayıda cimri insan tanıdım.

Bu kişiler daima para biriktirme arzusu duyarlar. Çevrelerinden de sık sık şu sözleri duysalar da pek umursamaz hatta bunu söyleyenlere neden bunu bana diyorlar diye düşünmezler.” Bu kadar parayı ve malı mezara mı götüreceksin?”..

Çok zorunlu olmadıkça; ne eşleri, ne çocukları ya da çevreleri için para harcamazlar. Bundan olabildiğince kaçınırlar. Para harcadıklarında, içlerinde yoğun bir pişmanlık ve gerginlik hissi taşırlar. Çocuklarına tutumluluk adı altında aynı davranışı öğretmeye çalışırlar. Böyle ailelerde büyüyen çocuklar, para kavramı ile çok erken yaşlarda tanışırlar. Bu çocuklarda çok erken yaşlarda başlayan “para biriktirme” davranışını görüyoruz. Ya da bu çocuklar bu davranışı, eşinden yıllardır çeken diğer eş ile özdeşleşerek daha verici olabilirler. Bundan sıkıntı duyan çocuklar bunu ara ara anne ya da babalarına belli ederler. Para verilmeyen eşin yanına giderek “anneciğim ya da babacığım sana büyünce her şeyi alacağım vb.” derken diğer eşin duymasını sağlamaya çalışırlar. Esasında nasıl bir insan olduğumuzu anlamak için çocuklarımızın davranışlarını biraz gözlemlememiz gerekir. Bu çocuk böyle dememek lazım. İyi huyları kendimize ya da sevdiklerimize, kötüleri ise eşimize ya da eşimizin ailesindekilere benzetmemiz gerekir. Genetik ile geçen çok az hastalık dışında bunların arkasına sığınmak kendimizi kandırmaktan başka bir şeye yaramaz. Bu nedenle boşanan eş sayısı az değildir.

Sevginizi, sevdiklerinize  gösterme konusunda cimri olmamanız dileğiyle.

Sağlıcakla Kalın.

Dr.İbrahim Bilgen
Psikiyatrist-Psikoterapist

İlgili Başlıklar